“Eğer davranışlarınız diğerlerine daha
fazlasını hayal etme, daha fazlasını öğrenme, daha fazlasını yapma, daha
fazlası olmaya esin veriyorsa, öyleyse siz bir lidersiniz.”
John
Quincy Adams
Yeni
iş dünyasına hoş geldiniz! 2008 yılından beri yaşanan ekonomik krizlerle
birlikte zor zamanlar geçirerek, güçlükler yaşayarak her alanda olduğu gibi iş
dünyasında da bir dönüm noktası yaşandı. Teknoloji ve üretim yöntemlerinden,
yönetim tarzlarına, strateji ve başarı modellerine kadar iş dünyasının tüm
dinamiklerinde çok köklü değişiklikler yaşandı ve yaşanmaya da devam edecek… Bugün
ilgilendiğimiz şeyler “yeni normaller”.
Artık
işletmeler, küçülen pazarlar, artan rekabet, talepkâr müşteriler ve asla
bitmeyen yüksek nitelikli, verimli insan sıkıntısı nedeniyle, daha azıyla daha
fazlasını yapmak için, her zamankinden daha sınırlı olan kaynakları daha iyi
sonuçlar almak için kullanmak zorunda. Yaşanan ekonomik krizler değişim süreçlerine
hızla uyum sağlayabilecek esnekliği kazanmanın ne derecede önemli olduğunu bir
kez daha gösterdi. Değişimin giderek daha hızlı ve daha az tahmin edilebilir
hale geldiği bir dünyada, kurumların hayatta kalabilmesi için değişime uyumun
ötesinde, organizasyonel çevikliğinin de artması çok önemli.
Bütün
bu değişiklikler içinde değişmeyen tek şey "şirket performansında insanın
oynadığı önemli rol" oldu. Şirketler, verimlilik ve kalite düzeylerini
daha az fakat daha iyi seçilmiş, daha iyi organize olmuş ve daha iyi yönetilen
insanla koruyor ya da artırıyor. Şirketler çalışanlarıyla ve diğer tüm
paydaşlarıyla uyum içerisinde olduğu, değişimi harekete geçirebildiği takdirde
sağlıklı sayılabilir. Strateji, planlama, taktik ve operasyonların amacı,
insanları ve varlıkları organize etmek ve yeniden düzenlemektir.
Ticari
başarı ölçüsü, büyük ölçüde, şirketin ne kadar yüksek ve istikrarlı bir
karlılık elde ettiği ile belirlenir. Kar-zarar tablosu ise aslında mali
sonuçları elde etmek için kaynakları bir araya getirme yeteneğinizi yansıtır. İnsan
her şeyin odak noktası ve ölçüsüdür. Ürün ve hizmetin kalitesi; çalışanların
kalitesi ile başlar. Çünkü hedefe insanla gidilir. Ünlü işadamı Henry Ford 1906
yılında "Fabrikalarımı
alabilirsiniz, binalarımı yakabilirsiniz fakat çalışanlarımı bana geri verin;
bu işi hemen yeniden kurarım." sözüyle, insanın önemini dile getirmiştir.
Bir
yönetici olarak, amaç elbette en yüksek kârlılığı elde etmektir. Ancak aynı
zamanda bir yöneticinin rolü, insanların ortaya koyduğu fiziksel, duygusal ve
zihinsel bir çabayı artırarak, mümkün olan en yüksek getiriyi elde etmektir. Bu
yatırımın geri dönüşü değil (ROI)... enerjinin geri dönüşüdür (ROE)…
R.Half
International tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir kişi
yaklaşık %50 kapasite ile çalışıyor. Net olmayan iş tanımları, önceliklendirme
eksikliği, yönetim ve geri bildirim eksikliği nedeniyle ortalama bir çalışan
işi ile ilgisi olmayan faaliyetlerde kendi zamanının %50 veya daha fazlasını
geçiriyor. Çalışanları “düşünen” ve “katkı yapan” bireyler haline
dönüştürmenin, tüm potansiyellerini ortaya koyabilecekleri biçimde motive
edebilmenin önkoşulu ise "kendilerini değerli hissetmelerini" sağlayabilmek. Napolyon'un dediği gibi,''iyi
bir general altında hiç bir kötü asker yoktur.'' Net bir vizyona sahip iyi bir
yönetici, ortalama performansa sahip bir ekibi, muazzam sonuçlar elde edecek
zirve bir takım haline dönüştürecek organizasyonu yapabilir.
Aidiyet
duygusu yüksek, şirkete bağlı ve yetkin çalışanlar için günümüz şirketleri
hepsi kendi özelinde birçok yöntem ve yaklaşım uyguluyor. Çalışanların şirkete
olan bağlılıklarını geliştirmek için kullanılabilecek bazı araçlar aşağıdaki
gibi sıralanabilir:
·
Çalışanları heyecanlandıracak, daha yüksek
performansla çalışmalarını sağlayacak net değerler, vizyon, misyon, amaç ve
performans hedefleri geliştirin
·
Açıklığın, şeffaflığın olduğu yüksek güvenli
bir iş ortamı oluşturun
·
Her çalışanın potansiyelini ortaya çıkarın
·
Çalışanlara yeni beceriler edinmelerini
sağlayacak işler sunun
·
Verimliliği en üst düzeye çıkarmalarını
sağlayacak faktörleri belirleyin
·
En yüksek performans için çalışanları motive
edin ve ilham verin
·
Net amaçlar ve hedefler belirleyin
·
Her çalışanın enerjisini güçlendirmek için çabalarını
takdir edin, başarılarını ödüllendirin
·
Çalışanların başarısızlık korkusunu ortadan
kaldırın
·
İletişiminizde her zaman kibar ve saygılı
olun
·
İnsanların kendilerini önemli hissetmelerini
sağlayın, diğer bir değişle, her çalışanın özgüvenini artırın, önüne çıkan
engelleri aşması ve hedeflerine ulaşması için kendisine inanmasını sağlayın.
Yöneticiler, yönetsel etkinliği sağlayabilmek için çalışanlarına sadece ekonomik açıdan değil, sosyal açıdan da yaklaşabilmelidir. Amaç; çalışanların hedefleri ve gelişme istekleri ile organizasyon hedeflerini entegre ederek, hedef birliğine, bu sayede kurumsal mükemmelliğine ulaşmaktır.