Öne Çıkan Yayın

Eğer...

Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybet...

9 Aralık 2013 Pazartesi

The Guide Istanbul » Vefa Bozacısı: Would You Like Some Nostalgia With That?



As much as we remain in awe of Istanbul’s major tourist attractions like the Hagia Sophia, the Blue Mosque, and the Grand Bazaar, this feature in our magazine is dedicated to our favorite places that require a little more effort to seek out, but that reward exploratory visitors tenfold. They can range from obscure Armenian churches, to out of- the-way galleries, to pretty wooden mosques, to this: a specialty food shop/café where you can practically taste history.




In an unassuming street in Vefa (a neighborhood in the Fatih district of Istanbul), the arched windows of Vefa Bozacısı, featuring wood paneling, lace curtains, old-fashioned bottles and marble bowls, make for an attractive window display that catches your eye. The rituals of this historic place also begin before you enter. As any connoisseur knows, boza is not complete without a topping of leblebi, and due to the particularly Turkish store custom of only specializing in one thing, Vefa Bozacısı doesn’t sell leblebi. Instead you have to visit the ramshackle shop across the street to get a paper bag full of this popular roasted chick pea snack. Then, like a secret agent smuggling a package across a border, you are ready to cross the street, step over the well-worn threshold and step back in time.



Inside, Iznik tiles decorate the walls in their typical shades of turquoise, cobalt blue, and bold reds. The floor is also tiled with geometric patterns in faded yellow, red, and green. Victorian mirrors and 1920s light fittings bedeck the wall, along with shelves and shelves of glass bottles containing liquids in a number of beguiling colors. The décor conjures images of an old fashioned apothecary, but marble tabletops serve to show that this is a classy café joint. Somewhat incongruously, the pillars are bejeweled with mirrored tiles causing them to resemble cylindrical disco-balls, but it all adds to the effect.

Behind the counter the affable bozacı scoops up jugs full of the mysterious viscous liquid from a giant vat, posing for photographs if you pull out a camera. He lines up glasses of this thick pale  yellow drink, dusting them with cinnamon, ready to be served to many customers who pass through the door each day. Although other options are on offer - Ottoman style spiced tamarind sherbet drinks churn away invitingly, and both vinegar and nar ekşişi (a sour pomegranate sauce) are available to buy - regulars come here for just one thing: boza.

What is Boza?
Originating with the Turks in 10th century Central Asia, boza remains a popular drink in the regions spanning from Montenegro in the West to Kazakhstan in the East. Even though methods vary across regions, in Turkey it is made with fermented millet or bulgur wheat. Vefa Boza uses hulled millet, boiled in water and then poured into broad shallow pans. After being left to cool, it is sieved, and water and sugar are added. It has a unique sweet yet tangy flavor, served with a spoon because of its thick texture, and (as a result of its fermentation) an ever-so-slight alcohol well see elder relatives encouraging unwilling children to ‘drink up,’ because boza is a bit of an acquired taste, but if you ever were to acquire it, Vefa Bozacısı is the place to do so.


The Vefa Bozacısı Story
This is the shop where the grandfather of Turkish boza (and great-greatgrandfather of today’s owners), Hadji Sadik, first began production in 1876. This Albanian immigrated to Istanbul in 1870 and soon after opened his business. Vefa Bozacısı quickly became a favorite of the sultans, as well as the aristocrats who populated the area at the time, taking over the Armenian vendors who used to peddle boza door-to-door. He trained his son in the practice and Vefa has remained a family business, despite growing immeasurably. You can now find Vefa Bozacısı franchises all over the city but this is the original, and carries with it the weight of history. As if to prove that point, enclosed in a glass dome, purposefully out of reach of inquisitive hands, sits a glass, used by the founder of the Turkish Republic, Mustafa Kemal Atatürk, dated 1937.

Whether you like the idea of ‘drinking’ fermented millet with a spoon or not, it’s worth seeking out this gem. Sit a while and watch the come and go of regulars from nattering headscarved ladies, to pensive old men, to whole families with young children in tow. It doesn’t require any great leaps of the imagination to let your vision slip softly out of focus to find yourself in Istanbul of yesteryear. Vefa Katip Çelebi Caddesi No. 104, Fatih; P: (0212) 519 49 22

Read More: The Guide Istanbul » Vefa Bozacısı: Would You Like Some Nostalgia With That? http://www.theguideistanbul.com/news/view/1505/vefa-bozacisi-would-you-like-some-nostalgia-with-that/#ixzz2mzKLwrQJ

1 Kasım 2013 Cuma

Christina Perri - A Thousand Years (Piano Cello Cover)

Akıllı bir şifre seçme

Siber suçlulara karşı ilk savunma hattınız şifrenizdir. Akıllı bir şifre oluşturmak için şu ipuçlarını uygulayın:

Özellikle e-posta ve çevrimiçi bankacılık hesapları gibi önemli hesaplarınız için benzersiz şifreler kullanın. Şifrelerin yeniden kullanılması risklidir. Birisi, bir hizmette kullandığınız şifreyi öğrenirse, özel e-postalarınıza, adresinize ve hatta paranıza erişebilir.
Birisi şifrenizi öğrendiyse, bilginiz olmadan hesabınıza erişiyor olabilir. Şifrenizi düzenli olarak sıfırlamak bu tür yetkisiz erişimi kısıtlamanıza yardımcı olur.
Şifrenizde sayıları, simgeleri ve büyük/küçük harfleri karışık bir şekilde kullanmanız, şifrenizin tahmin edilmesini veya kırılmasını zorlaştırır. Örneğin, sayıların, simgelerin ve büyük/küçük harflerin karışık kullanıldığı sekiz karakterden oluşan bir şifrenin 6 katrilyondan fazla olası varyasyonu vardır. Bu değer, yalnızca küçük harflerin kullanıldığı sekiz karakterden oluşan bir şifreden 30.000 kat daha fazla varyasyon anlamına gelir.
Kişisel bilgilerinizle alakası olmayan, benzersiz bir şifre oluşturmak için bir harf, rakam veya simge kombinasyonu seçin. Veya rastgele bir kelime ya da kelime öbeği seçin ve tahmin edilmesini daha da zorlaştırmak için başına, ortasına ve sonuna harfler ve rakamlar ekleyin "k0rKu5uz@s1an" gibi). "şifre" veya "parola" gibi basit kelimeleri veya kelime öbeklerini, "qwerty" veya "qazwsx" gibi klavye kalıplarını veya "abcd1234" gibi sıralı kalıpları kullanmanız, şifrenizin tahmin edilebilmesini veya kırılabilmesini kolaylaştırır.
Şifrenizi sıfırlamanız gerektiğinde e-postaları alabilmeniz için ikincil e-posta adresinizi düzenli olarak güncellediğinizden emin olun. Şifre sıfırlama kodlarını kısa mesajla almak için bir telefon numarası da ekleyebilirsiniz. Ayrıca, birçok web sitesi (Gmail dahil), şifrenizi unutmanız durumunda kimliğinizi doğrulamak için bir soru seçmenizi ister. Kendi sorunuzu oluşturabiliyorsanız, yanıtını yalnızca sizin bilebileceğiniz bir soru oluşturmayı deneyin. Yanıt, bir kişinin sosyal ağ profillerinde, bloglarda ve diğer yerlerde çevrimiçi yayınladığınız bilgileri tarayarak tahmin edebileceği bir şey olmamalıdır. Bir seçenek listesinden soru seçmeniz istenirse (ör. doğduğunuz şehir), bu soruların daha az güvenli olabileceğini unutmayın. Yanıtınızı benzersiz yapmaya çalışın. Bunu, yukarıdaki ipuçlarından bazılarını kullanarak yapabilirsiniz. Böylece, bir kişi yanıtı tahmin etse bile, nasıl gireceğini tam olarak bilemez.
Bilgisayarınızdaki veya masanızdaki çeşitli yerlere üzerinde şifrelerinizin bulunduğu notlar bırakmayın. Oradan geçen bir kişi bu bilgileri kolayca çalabilir ve hesabınıza izinsiz girmek için kullanabilir. Şifrelerinizi bilgisayarınızdaki bir dosyaya kaydetmeye karar verirseniz, dosyayı benzersiz bir adla oluşturarak diğer kişilerin içinde ne olduğunu bilmemelerini sağlayın. Dosyaya "şifrelerim" gibi açık bir ad vermekten kaçının. Birden çok şifreyi hatırlamakta zorlanıyorsanız, güvenilir bir şifre yöneticisi iyi bir çözüm olabilir. Bu hizmetlerle ilgili yorumları ve hizmetlerin ne kadar itibarlı olduklarını öğrenmek için birkaç dakikanızı ayırın.
Fazladan güvenlik katmanı ekleyin
Akıllı bir şifre oluşturduktan sonra 2 adımlı doğrulamayı etkinleştirerek fazladan bir güvenlik katmanı daha ekleyebilirsiniz. Bu güvenlik seçeneği İnternet hesaplarının hepsinde yoktur, ancak Google Hesabınızda sunulmaktadır. 2 adımlı doğrulama yönteminde, oturum açarken kullanıcı adınız ve şifrenizle birlikte, telefonunuza da erişebilmeniz gerekir. Bunun anlamı, birisi şifrenizi çalsa veya tahmin ederek bulsa, hesabınızı ele geçirmek isteyen bu kişi, elinde telefonunuz olmadığı için hesabınızda oturum açamaz. Artık, hem bildiğiniz bir şeyi (şifreniz) hem de sahip olduğunuz bir şeyi (telefonunuz) kullanarak kendinizi koruyabilirsiniz.

22 Ekim 2013 Salı

ÖMÜR DEDİĞİN...

Bir dede ile torununun konuşmalarına kulak veriyoruz

Torunu, pamuk gibi bembeyaz sakallı, nur yüzlü dedesine merakla soruyor: 

"Dedeciğim! Bir insanın ömrü ne kadar olur?" Dede tatlı bir gülücükle:

 "Ezanla namaz arası kadar yavrucuğum." deyince torun: 

"Nasıl yani, ömür bu kadar kısa mı?" der. 

Dede: 

"Evet yavrum. ömür, namazsız ezanla, ezansız namaz arası kadardır." diye cevap verir. 

Torun yeniden sorar: 

"Namazsız ezan ve ezansız namaz sözlerinden ne kastettiğini
anlamadım dedeciğim. Bu ne demek açıklar mısın?" 

Dede şefkatle ellerinden tuttuğu torununa: 

"Bak yavrum, geçenlerde komşumuzun çocuğu doğdu. O çocuğun kulağına ezan okundu değil mi? işte o ezanın namazı kılındı mı? Kılınmadı. O ezan "Namazsız ezan"dı. insan öldüğü zaman kılınan cenaze namazının da ezanı yoktur. O da "Ezansız namaz"dır. Aslında o namazın ezanı insan doğunca okunmuştu kulağına.      



en sevdiklerimden..

ÇATLAK KOVA

Çin'de bir adam, her gün omzuna koyduğu sopanın iki ucuna astığı büyükçe kovalarla, çalıştığı eve su taşırmış. Adamın su taşıdığı kovalardan biri çatlakmış. Sağlam kova içine doldurulan suyun tamamını eve ulaştırabilirken, çatlak kova yalnıca doldurulan suyun yarısını ulaştırabilirmiş. Bu durum aylarca devam etmiş. Adam her seferinde eve bir buçuk kova su taşıyabilmiş.

Kovalardan ise sağlam olanı görevini hakkıyla yerine getirmenin gururunu yaşarken, çatlak olan kova görevini yerine getiremediği için sürekli boynu bükük durmaktaymış.

Bir gün artık dayanamamış çatlak olan kova... Ve adama:

- Senden özür dilemek istiyorum! demiş.

"Neden?" diye sormuş adam. Kova:

- Aylardır gövdemde bulunan çatlak sebebiyle, görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Sen ise benim bu kusurumdan dolayı emeğinin tam karşılığını alamıyorsun.

Adam "Lütfen kendini suçlama!" demiş, "Lütfen eve dönerken yolun kenarındaki çiçeklere bir bak!".

Kova yol boyunca, yol kenarındaki güzel çiçekleri izlemiş... Sonra da çiçeklerin sadece yolun bir kenarında olduğunu farketmiş... Eve varıldığında ise yine eksik getirdiği sudan dolayı üzülmekteymiş...

Eve vardıklarında adam:


- Gördün mü? demiş kovaya... Yolda sadece senin tarafında çiçekler vardı. Ben senin kusurunu bilmekteyim, o yol kenarındaki çiçekleri de ben ektim. Senin kusurundur o güzel çiçeklere hayat veren... Senin kusurun olmasaydı o güzel çiçekler yetişmezdi...

DERVİŞ KAŞIKLARI

Bir derviş, sevginin tek başına bir anlam ifade etmediği, sadece kendini düşünmenin, paylaşmamanın yetmediği hususunda ders vermek üzere evine yemeğe misafir davet eder.
Sofra kurulur en kıymetli tabaklar, en güzel, en leziz yemekler gelir. Daha insanlar sofraya oturmadan sofranın güzelliği karşısında hayran kalırlar ve yemeklerin nefis kokuları karşısında daha da acıkırlar. İlk öğün sıcak bir çorbadır. Çorbalar kaselere doldurulur ve ellerine de derviş kaşıkları denilen sapları çok uzun kaşıklar verilir çorbayı içmeleri için. Uzun saplı kaşıkları ağızlarına götürmeye çalışan insanlar bir türlü kaşıkları ağızlarına götürmeyi beceremezler. Sofradan da aç kalkarlar.

Derviş başka bir grubu yemeğe davet eder. Onlara da kıymetli tabaklar, leziz yemekler ve yemeleri için de aynı çok uzun saplı derviş kaşıkları verilir. İlk öğün yine çorbadır. Onlar sofradan tok kalkarlar. Çünkü onlar bu kaşıklarla kendilerinden önce karşılarındakileri ve yanlarındakileri beslemişlerdir.

İŞ KALİTESİNDEN YAŞAM KALİTESİNE

Gittikçe karmaşıklaşan bir dünyada, hepimiz basitliğin peşinde koşuyoruz. Çünkü, karmaşa ve konsantrasyon birlikte var olamayacak iki kavram. Herkesin zihni aşırı dolu. İnsanlar her yerde dikkatlerinin dağıldığından, projeleri bitirememekten, hatta şöyle bir oturup dinlenememekten yakınıyor.

İşyeri, günümüzün büyük çoğunluğunu geçirdiğimiz ortam. Bu nedenle iş yerinin ve iş sağlığının kalitesi işin kalitesi ve verimliliğini etkilediği kadar yaşam kalitemizi de direk etkilemektedir. İş yaşamında da, özünde, kişilere doğdukları andan itibaren öğretilen düzenli ve temiz olmaları gerektiğinden farklı olmayan yalın üretim yaklaşımı yaygınlaşmaktadır.  

Yalın üretim, üretime yük getiren tüm israflardan arınmayı,  hızı artırıp, çevrim süresini kısaltarak kalite, maliyet, teslimat performansını aynı anda iyileştirmeyi hedef almaktadır. Yalın üretimin zeminini ise Toplam Kalite’nin en önemli araçlarından biri olan 5S desteklemektedir. 5S, işyeri temizlik ve düzenine çalışanların katılımını sağlayan, organizasyonlarda kaliteli bir çalışma ortamı yaratan ve bunun sürekliliğini gerçekleştiren sistematik bir yaklaşımdır. “S” harfi ile başlayan 5 Japonca kelimeden oluşmaktadır. Bu kelimelerin Türkçe karşılıkları şöyledir:

Sınıflandırma
Düzen
Temizlik
Standartlaştırma
Disiplin


SINIFLANDIRMA

Amaç; eşyaları sınıflandırmak, doğru yerlere yerleştirmek, gereksiz olanlardan kurtulmak, dağınıklık ve kirliliğin gerçek sebeplerini bulmak, temizlenmesi zor alanlardan kurtulmaktır. Bu aşamada temelde neyin gerekli, neyin gereksiz olduğuna karar verilir ve ona göre düzenleme adımlarına karar verilir.

İşletmedeki her malzemenin doğru yerinde bulundurulması amacıyla bulunduğu yere, kullanım sıklığına, kullanıcıya uygunluğuna göre malzemeler tasnif edilir. Gereksiz malzemelerden kurtularak işe başlanır. Malzemeler usulüne uygun olarak atılacak, satılacak, hurdaya gönderilerek değerlendirilir.

DÜZENLEME

Amaç; genel düzen ve tertibin sağlanmasıdır.

YANİ; HERŞEYE BİR YER VE HERŞEY YERLİ YERİNDE!

Rahat çalışma ortamının vazgeçilmez bir unsuru olarak görülen düzen sisteminde, her şey elinizin altında ve bildiğiniz yerdedir, gerekli olan şeyi ararken ve geri koyarken zaman kaybı yaşamazsınız.

Düzenleme Nasıl Yapılır?

Öncelikle fonksiyonel yerleşim planı belirlenmelidir. Ana koridorların/geçitlerin yerleri açık bir şekilde belirlenmiş olmalı, zeminde tümsek, çatlak olmamalıdır. Yürüme yollarına, merdivenlere, kapı önlerine, yangın söndürme cihazlarının etrafına kesinlikle herhangi bir şey konulmamalıdır.

Her eşya tanımlı olmalı, bir yeri olmalı, herkes tarafından bilinmeli, gerektiğinde en kısa sürede oradan alınmalı ve işi bittiğinde tekrar aynı yerine konulmalıdır. Aranılan her şeye 30 saniyede ulaşılabilmeli ve işi bitince tekrar 30 saniyede yerine konulabilmelidir.

TEMİZLİK

Amaç; tertemiz bir çalışma ve yaşama alanı sağlamaktır. Çünkü toz, kir ve artıklar, dağınıklığın, disiplinsizliğin, verimsizliğin, hatalı üretimin ve iş kazalarının kaynağıdır. Temizlik ve düzen sayesinde kazaya neden olabilecek malzemeler ortada bulunmayacak, yerlerde yağ, su, toz gibi şeyler bulunmayacak, buna bağlı olarak da iş kalitesinde ve verimliliğinde artış sağlanacaktır.

Her insan günlük yaşantısını geçirdiği, çalışma ve yaşama alanlarını kendi sağlığı açısından temiz tutma alışkanlığını kazanmak zorundadır. Hiç kimse kirlettiği yeri bir başkası temizlesin diye beklememelidir. Herkes kendisini, insan sağlığı, sağlığa uygun kurallar, toplu beslenme ve toplu yaşamın gerçekleştiği yerlerde gerçek anlamda temizlik yapılmadığı takdirde bulaşıcı hastalıkların nasıl yayılarak sağlığımızı tehdit edeceği, bunun da iş gücü kaybına sebep olacağı konusunda yetkin hale getirmelidir.

Unutulmamalıdır ki, her zaman temiz çevrede yaşamak medenî bir insan olmanın ilk şartıdır.

STANDARTLAŞTIRMA

Amaç; ilk üç adım sonucu elde edilen başarıların sürekliliğini sağlamaktır. Yapılmış olan düzenlemeyi ve temizliği devamlı hale getirebilmek için her şey belirli kural ve şartlara bağlanarak standart hale getirilir.

Renklerde, şekillerde, giyimde, temizlik hissi verecek her şeyde standartlaşma olmalıdır. Kimin nereyi, nasıl ve ne zaman temizleyeceği, düzenli tutacağı önceden belirlenmeli ve bu alanlara konulacak şekil ve çizelgelerle iş yerinin her noktası kontrol edilerek doğruluk ve düzeninden emin olunmalıdır.

DİSİPLİN

Amaç; kurallara uymak ve takip etmektir. Sadece sınıflandırma, düzenleme, temizlik ve standartlaştırmayı yapmak işletmede verimliliği sağlamak için yeterli değildir. Bunların devamlı ve kalıcı olabilmeleri konulmuş basit kuralların takibi konusunda disiplin gerektirir. Yani kurallar günlük birer alışkanlık haline getirilmelidir.

Örneğin, bisiklete binmek, yüzebilmek gibi davranışlar unutulmayan alışkanlıklardır. Bir defa öğrenildikten sonra uzun süre ara verilmiş dahi olsa yeniden bisiklete binince onu kullanabilir, denize girince yüzebilirsiniz. Kuralları alışkanlık haline getirdiğiniz zaman, her şey kendiliğinden yürür. Nerede, ne zaman, ne yapacaktım gibi soruları düşünmeniz gerekmeden uygulamayı yaparsınız.

Kuralların alışkanlık haline gelmesinin önemini şu örnek oldukça iyi açıklamaktadır.

Bir grup mühendis, kendilerine kablo donanımları yapmak için başvuran bir işletmeyi ziyarete giderler. Toplantı başlamadan önce mühendislerden biri ellerini yıkamak için tuvalete gider ve döndüğünde toplantı yöneticisine sorar:
“ Tuvalette kırık bir cam vardı. O camın kırık olması mı gerekiyor?”
Fabrika Yöneticisi;
“Tabii ki kırık olması gerekmiyor, ancak tamir fırsatı bulamadık. ” diye yanıtlar.
Bunun üzerine mühendisler bir taraftan toplantıyı terk etmek üzere çantalarını toplarken, biri şöyle der: Siz kırık bir camı tamir etmek için gerekli basit kuralları bile takip edemiyorsunuz, bize kablo donanımları üretmek için gerekli birçok zor kuralı nasıl takip edeceksiniz?
Ve o işyerini terk ederler.

Bu örnekten de anlaşılıyor ki: Büyük işler yapabilmek için, küçük ayrıntılara dikkat etmek gerekir.  Ayrıntıların mükemmelleştirilmesi ile mucizeler yaratılır.

Yararlanılan Kaynak:

7 Ekim 2013 Pazartesi

İŞYERİNDE SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik 17 Temmuz 2013 tarihinde Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.  6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına giren bütün işyerlerini kapsayan yönetmeliğin amacı işyeri bina ve eklentilerinde bulunması gereken asgari sağlık ve güvenlik şartlarını belirlemektir.
Yönetmeliğe göre işyerinde çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için alınabilecek temel önlemler şu şekildedir:

Genel Hükümler

-      İşyeri düzeninin, sağlık ve güvenlik risklerine yol açmayacak ve çalışanların işlerini rahatça yapacakları şekilde olması sağlanır.
-      Çalışanlar için yeterli yemek yeme, dinlenme, soyunma yerleri sağlanır.
-      İşyeri bina ve eklentilerinde yeterli aydınlatma, havalandırma ve termal konfor şartları sağlanır.
-      Ekipman ve araç-gereçlerin düzenli olarak teknik bakımları yapılır, aksaklıklar en kısa zamanda giderilir ve gerekli kayıtlar tutulur.
-      Çalışanları ve çalışan temsilcileri, işyerinde bulunan sağlık ve güvenlikle ilgili riskler ve alınan tedbirler hakkında bilgilendirilir. Çalışanların veya çalışan temsilcilerinin görüşleri alınır ve katılımları sağlanır.

Havalandırma

-      Kapalı işyerlerinde çalışanların ihtiyaç duyacakları yeterli temiz havanın bulunması sağlanır. Çalışma ortamı havasını kirleterek çalışanların sağlığına zarar verebilecek atıkların ve artıkların derhal dışarı atılması sağlanır. Boğucu, zehirli veya tahriş edici gaz ile toz, buğu, duman ve fena kokuları ortam dışına atacak şekil ve nitelikte, genel havalandırma sisteminden ayrı olarak mekanik havalandırma sistemi kurulur.
-      Mekanik havalandırma sistemi kullanıldığında sistemin her zaman çalışır durumda olması sağlanır. Mekanik ve genel havalandırma sistemlerinin bakım ve onarımları ile uygun filtre kullanım ve değişimleri yıllık olarak yetkili kişilere yaptırılır.


Sıcaklık

-      İşyerlerinde termal konfor şartlarının çalışanları rahatsız etmeyecek, çalışanların fiziksel ve psikolojik durumlarını olumsuz etkilemeyecek şekilde olması esastır.  Isıtma ve soğutma amacıyla kullanılan araçlar, çalışanı rahatsız etmeyecek ve kaza riski oluşturmayacak şekilde yerleştirilir, bakım ve kontrolleri yapılır.


Aydınlatma

-      İşyerlerinin gün ışığıyla yeter derecede aydınlatılmış olması esastır. Gün ışığından yeterince yararlanılamayan hallerde suni ışıkla uygun ve yeterli aydınlatma sağlanır. İşyerlerinin aydınlatmasında TS EN 12464-1: 2013;  TS EN 12464-1. 2011: 2012;  standartları esas alınır.


Pencereler

-      İşyerlerinde pencerelerin güvenli bir şekilde açılır, kapanır ve ayarlanabilir olması sağlanır. Pencereler açık olduklarında çalışanlar için herhangi bir tehlike oluşturmayacak şekilde yerleştirilir. Çalışanları, pencere ve menfezlerden gelen güneş ışığının, ısısının ve hava akımlarının olumsuz etkilerinden koruyacak gerekli tedbirler alınır.


Kapılar ve girişler

-      Kapı ve girişlerin bulundukları oda ve alanların yapısı ile kullanım amacına ve çalışanların rahatça girip çıkmalarına uygun olması sağlanır.
-      Her iki yöne açılabilen kapılar saydam malzemeden yapılır veya bu kapılarda karşı tarafın görünmesini sağlayan saydam kısımlar bulunur. Saydam veya yarı saydam kapıların yüzeyleri çalışanlar için tehlike oluşturmayan güvenli malzemeden yapılır veya kırılmalara karşı korunur.  Saydam kapıların üzeri kolayca görünür şekilde işaretlenir. Raylı kapılarda raydan çıkmayı ve devrilmeyi önleyici güvenlik sistemi bulunur.
-      Kaçış yollarında bulunan kapılar, uygun şekilde işaretlenir. Bu kapılar yardım almaksızın her zaman ve her durumda içeriden açılabilir özellikte olur.


Merdivenler

-      Merdivenlerin; işyerinin büyüklüğüne, yapılan işin özelliğine, işyerinde bulunabilecek azami kişi sayısına göre, ateşe dayanıklı yanmaz malzemeden, sağlam, yeterli genişlik ve eğimde, etrafının düşmelere karşı uygun korkuluklarla çevrili olması sağlanır.


İlkyardım odaları

-      İşyerinin büyüklüğü, yapılan işin niteliği ve kaza riskine göre, işyerinde bir ya da daha fazla ilk yardım ve acil müdahale odası bulunması sağlanır. İlkyardım odaları yeterli ilk yardım malzemesi ve ekipmanı ile teçhiz edilir ve buralarda sedyeler kullanıma hazır halde bulundurulur. Bu yerler, Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir.
-      Çalışma şartlarının gerektirdiği her yerde ilkyardım ekipmanları kolay erişilebilir yerlerde bulundurulur, Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir. Acil servis adresleri ve telefon numaraları görünür yerlerde bulundurulur.


Elektrik Tesisatı

-      Elektrik tesisatı, yangın veya patlama tehlikesi oluşturmayacak şekilde projelendirilip tesis edilir ve çalışanlar doğrudan veya dolaylı temas sonucu kaza riskine karşı korunur. İşyerinin ana pano ve tali elektrik panolarında kaçak akım rölesi tesis edilir. Elektrik tesisinin kurulmasında Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği ve Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak gerekli sağlık ve güvenlik tedbirleri alınır.
-      Parlayıcı, patlayıcı, tehlikeli ve zararlı maddelerin üretildiği, işlendiği ve depolandığı yerlerde, yüksek bina ve bacalar ile direk veya sivri çıkıntılar gibi yüksek yerler bulunan binalarda, yıldırıma karşı tedbirler alınır.


Acil çıkış yolları ve kapıları

-      Acil çıkış yolları ve kapıları her zaman kullanılabilir durumda tutulur. Acil çıkış yolları ve kapıları ile buralara açılan yol ve kapılarda çıkışı zorlaştıracak hiçbir engel bulunmaması, doğrudan dışarıya veya güvenli bir alana açılması, acil çıkış kapılarının kilitli veya bağlı olmaması sağlanır. Acil çıkış kapısı olarak raylı veya döner kapılar kullanılmaz.
-      Herhangi bir tehlike durumunda, bütün çalışanların işyerini derhal ve güvenli bir şekilde terk etmelerini mümkün kılacak şekilde Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tesisi sağlanır, Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir.
-      Acil çıkış yolları ve kapılarında, elektrik kesilmesi halinde yeterli aydınlatmayı sağlayacak ayrı bir enerji kaynağına bağlı acil aydınlatma sistemi bulundurulur.
-      Gerekli durumlarda bu konuyla ilgili planlar hazırlanarak düzenli tatbikatlar yapılır.


Yangınla mücadele

-      İşyerinin büyüklüğüne, yapılan işin özelliğine, işyerinde bulunan ekipmanlara, kullanılan maddelerin fiziksel ve kimyasal özelliklerine ve işyerinde bulunabilecek azami kişi sayısına göre, işyerinde etkili ve yeterli yangın söndürme ekipmanı ile gerektiğinde yangın detektörleri ve alarm sistemleri bulundurulur.
-      Yangın söndürme ekipmanları her zaman kullanıma hazır bulundurularak, bu ekipmanların mevzuatın öngördüğü periyotlarda bakımı ve kontrolü yapılır. Yangın söndürme ekipmanları kolay kullanılır nitelikte olur, görünür ve kolay erişilir yerlere konulur ve bu ekipmanların önlerinde engel bulundurulmaz.
-      Yangın söndürme ekipmanı ve bulunduğu yerler Güvenlik ve Sağlık İşaretleri Yönetmeliğine uygun şekilde işaretlenir. İşaretler uygun yerlere konulur ve bu işaretlerin kalıcı ve görünür olması sağlanır.
-      İşyerlerinde bağımsız kaçış, çıkış ve merdivenler ile yangınla ilgili bütün özel düzenlemelerin Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olması esastır.

21.08.2013


Yararlanılan Kaynak: İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik, 17.07.2013,Resmî Gazete Sayı: 28710

30 Ağustos 2013 Cuma

TKY YAKLAŞIMI İLE İSRAFI ÖNLEME

Toplam Kalite Yönetimi bir işletmede verimliliği maksimum düzeye çıkarmak, sıfır hataya yaklaşmak ve müşteri tatmini sağlamak için benimsenen ve şirket içi tam katılımı amaçlayan bir yönetim anlayışıdır. Toplam Kalite anlayışının en temel özelliği bizim kültürümüzde asırlardır zaten mevcut olan insana bakış açısıdır: İnsan, insan ve insan...

Toplam Kalite değişim demektir. Bu nedenle; Toplam Kalite Yönetimini uygulayabilmek için insanları bu işin gerekliliğine inandıracak ekiplere ihtiyaç vardır. İşletmede misyonları insanları etkilemek olan, kültürel ve etik temaları arkasına alarak onları "Toplam Kalite Ruhu"na kanalize eden, tam katılım ve ekip çalışmasını bütün çalışanların temel anlayışı haline getiren ekiplere...

İşletmelerde çalışanlar ortak hedeflere ulaşmak için bireysel yetenek ve becerileri açısından uyumlu bir şekilde bir araya getirilmelidir. Ekip çalışması ve bütünleşik yaklaşım, ancak bireysel, bölümsel ve kurumsal hedeflerin uyumu ile mümkün olabilir. Örneğin; bir futbol sahasında her futbolcunun faaliyet alanı kesin bir biçimde sınırlandırılarak ayrılmış olsa ve başka hiç bir şey ile ilgilenmemeleri sağlansa futbolcuların oyunun bütününe olan ilgileri büyük ölçüde azalacak, futbolcuların bir araya gelmeleriyle oluşturdukları takım oyunu kaybedecektir.

TKY felsefesine göre hiçbir şey mükemmel değildir, her şeyi daha ileriye götürmek mümkündür. Bu anlayış her şeyi daha ileriye götürecek bir taraf aranmasını gerektirir. Bu nedenle, kuruluş performansını ve değişimini gözden geçirmek ve değerlendirmek için şirket içinde sürekli bir öz değerlendirme sistemi kurulmalıdır. Bu da iki önemli ilkeyi gerekli kılar:

·      Sorunları gizlemek yerine ortaya çıkarmak
·      İsrafı azaltmak

Sorunların üzerine gitmek: Sorunların gizlenmesi yerine ortaya çıkartılması TKY-Sürekli İyileştirme anlayışında ön koşuldur. Ortaya çıkan her sorun, iyileştirme için bir fırsattır. Sorun çözme aşamasında, farklı uzmanlık alanlarından oluşturulan ekipler görevlendirilir. Sorunlara kısa sürede çözüm bulmaktan çok, sorunu kökünden halledecek çözümü bulmak tercih edilir. Amaç; geçici önlemlerle bugünü kurtarmak değil, kalıcı çözümlerle yarını kurtarmaktır. Aksi halde, sorun kısa bir süre sonra tekrar kendini gösterecektir.

İsrafı azaltmak: İsraf çok geniş kapsamlı bir kavramdır. İsraf kapsamına bir işi yaparken gereksiz yere kullanılan herhangi bir kaynak (makine, malzeme, insan gücü, enerji vb.)girer.  Tıpkı tavşan ile kaplumbağa hikâyesi gibi. Hikâyedeki tavşan büyük bir hızla koşmakta ve bu hız kendisini yorduğu için sık sık durup soluklanmakta ve koşarken kazandığı vakti kaybetmektedir. Hikâyedeki kaplumbağa ise gereken hızda koşmaktadır. Böyle olunca da tavşan gibi enerji ve vakit kaybetmemiş olacaktır. Yani yüksek hız her zaman iyi değildir, iyi olan gereken hıza ulaşmak ve o hızda kalabilmeyi bilmektir.

Üretimde israftan söz edilecek olursa; talep yokken üretilen ve stokta biriken ürünler, yeniden işlenmeyi gerektiren hatalı ürünler, gerekli olmayan süreç aşamaları, önceki aşamalarda zamanında tamamlanamayan işlemler nedeniyle boş bekleyen çalışanlar ve müşterinin beklentilerini karşılamayan ürün ve hizmetler israfa örnek olarak gösterilebilir. Bunlar, hiçbir değer yaratmadan kaynakları tüketen faaliyetlerdir.



TKY düşüncesi, israfa yol açan yanlış uygulamaları, işlemleri ortadan kaldırmak ve bunlara karşı önlemler almak üzere ortaya atılan bir düşünce biçimidir. İsraftan kurtulmak "gerçekten gerekli olmayan her şeyden kurtulmak" anlamındadır. Bunlar, üretimle ilgili gereksiz işlemler olabileceği gibi, organizasyonda gerçekten ihtiyaç duyulmayan görevlerden ve maliyetten de kurtulmaktır. İşletmelerin daha az sürede, daha az enerjiyle, daha az bir alanda, daha az bir insan gücü ile üretim yapmalarını sağlamaktır.

Organizasyon içindeki tüm sistemler bu amaca yönelik olarak kurulmalı ve çalıştırılmalıdır. İşletme içinde bir güven ve işbirliği ortamı oluşturulmalıdır. Yeniliklere açık olunmalı, çalışanların getirdiği yaratıcı fikirlere değer verip uygulamaya konulmalıdır. Bir çalışanın ve özellikle liderlerin yönetim sorumluluğu bilinci ile hareket edip etmediğinin çok basit bir kriteri vardır. Bu da, emeğinin ve vaktinin ne kadarını sistem geliştirmeye, ne kadarını ise mevcut sistem içerisinde çalışmaya harcadığıdır. Ancak bu iki bileşenin oranları dengede olduğu ölçüde gecikme, bürokrasi, israf ve iletişim hataları gibi sorunlar ortadan kalkacaktır. 

Serap TURAN
Temmuz 2008