Öne Çıkan Yayın

Eğer...

Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybet...

29 Eylül 2016 Perşembe

EĞİTİM YÖNETİMİ

İşletmelerde, en alt kademeden en üst kademeye kadar, farklı görevlerde çok sayıda insan görev yapar. İşletmenin faaliyetlerinin planlanması, gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi, geleceğe dönük yeni atılımların yapılması gibi işlevlerin tümü işletmenin sahip olduğu insan kaynağı tarafından gerçekleştirilmektedir.

Bir kurumu diğerlerinden farklı kılabilecek en önemli kaynağı çalışanlarıdır. Nitelikli insan kaynağına sahip olmak, etkin ve verimli çalışmalarını sağlamak rekabette üstün olmanın temel koşuludur. Bu nedenle işletmeler, nitelikli, eğitimli, yüksek performanslı insanlarla çalışmak istedikleri gibi, çalışanlar da aynı şekilde vizyoner, yüksek performanslı işletmelerde çalışmak istemektedir.

Çalışanların nitelikleri ve performansları ile işletmenin başarısının yakın bir ilişki içinde olduğunu bilen işletmeler; sürekli başarı elde etmek için, bir yandan nitelikli çalışanları işletmeye çekmeye çalışmakta, diğer yandan da hali hazırda çalışanları geliştirmeye özen göstermekte; başka bir deyişle insana yatırım yapmaktadırlar. İşletmedeki insan kaynağının geliştirilmesi etkili bir liderlik anlayışının yanı sıra, iyi bir eğitim ve gelişim programı sunmakla mümkündür.

Personelin sahip olduğu bilgi ve beceriler ile işini yapabilmesi için öğrenmesi gereken bilgi ve beceriler arasındaki “yetenek açığının” kapatılabilmesi eğitimle mümkündür. İşletmelerde çalışanlara sunulan eğitim ve gelişim programlarının amaçlarını “çalışana işini daha iyi yapabilmesi için gerekli bilgi, beceri ve yeteneği kazandırmak; çalışma grubuna, bölümüne, işletmeye uyum sağlamasına yardımcı olmak ve başka bir göreve atanabilmesi ya da yükseltilebilmesi için hazırlamak” olarak sıralayabiliriz.  

İş hayatında eğitimler, daha çok spesifik bir konuya ilişkin yürütülen kısa süreli eğitimlerdir. Yoksa belirli yetkinliklere sahip olmayan kişileri istihdam edip, onlara bu yetkinlikleri kazandırmak iş hayatında verilen eğitimin amacı değildir. Doğru zamanda, doğru çalışan grubuna, doğru içerikle ve yöntemlerle, ihtiyaç duyulan eğitimlerin verilmesi, eğitim kaynaklarının etkili kullanımı eğitimden beklenen değerin yaratılmasını sağlayacaktır.

Eğitim ve Geliştirme Süreci

Eğitim ve Geliştirme Sürecini şu şekilde özetleyebiliriz:



1. Eğitim İhtiyacının Analizi: İhtiyaç analizi; “organizasyon, iş ve kişi analizleri” olmak üzere üç boyutludur. Organizasyon analizinde, kuruluşta mevcut bölümlerde ne gibi eksiklik ve aksaklıklar var, bunlardan hangileri çalışanların nitelik ve performanslarının yetersizliğinden kaynaklanmakta, gelecekte kuruluşta meydana gelebilecek değişiklikler nelerdir, organizasyon yapısında veya iş süreçlerinde meydana gelebilecek değişikliklerin çalışanlarda doğuracağı bilgi ve beceri ihtiyacı nelerdir gibi konular değerlendirilir. Mümkünse organizasyonun dış çevresi de analiz edilir. Piyasadaki stratejik öncelikler ve eğilimler, hukuksal düzenlemeler, sektörel trendler vb. bu anlamda değerlendirilmesi gereken veriler sağlar.

Organizasyon analizinden sonra çalışanın yapacağı işin analiz edilmesi aşaması gelir. Burada iş yapılırken standart ve standart üstü performans gösterebilmek için gerekli yetkinlikler belirlenir. Son olarak da kişi (performans) analizi gelir. İş analizi sonucu belirlenen iş gereklerinin ve istenilen performansın çalışanda var olup olmadığı tespit edilerek eğitim ihtiyaçları belirlenir.

2. Eğitimin Planlanması: Çalışanın, istenen performans düzeyi ile kişisel performansı arasındaki farkı kapatabilmesi için sahip olması gereken yetkinlikleri kazandıracak eğitimlerin belirlenmesi aşamasıdır. Eğitimlerin amaç ve hedefleri, eğitimin süresi ve yeri, eğitim türü, eğitim bütçesi vb. belirlenerek eğitim planları hazırlanır ve duyurulur.

3. Eğitim İçeriğinin Tasarlanması: Eğitim ihtiyaç analizi sonucunda belirlenen eğitimlerin içeriklerinin tespiti aşamasıdır. Bu aşamada çalışanların en fazla ihtiyaç duydukları konulara öncelik verilmeli ve eğitim içeriği gerekli olmayan konulardan arındırılmalıdır.

4. Eğitimin Gerçekleştirilmesi: Eğitimin planlanan amaç doğrultusunda gerçekleştirilmesi önemlidir. Beceri kazanılmasına yönelik gruplar hâlinde yapılan eğitimlerde birden fazla öğrenme stiline yönelik farklı yöntemlerin kullanılmasına dikkat edilmelidir. İş hayatında verilen eğitimlerin sayısı, süresi, yöntemleri ve nitelikleri büyük ölçüde bu işe ayrılan bütçe ile yakından ilişkilidir. Eğitim bütçesi, genel bir yaklaşım olarak organizasyonun insan kaynakları giderlerinin %1’i ile %3’ü aralığında belirlenebilir.

5. Eğitim Sonuçlarının Değerlendirilmesi: Eğitimin planlanan amaçlara ulaşıp ulaşmadığının, başka deyişle çalışanda yaratılmak istenilen bilgi artışının ve davranış değişikliğinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesidir. Eğitim değerlendirmesinde tepki analizi, test-tekrar, önceki-sonraki performans değerlendirme gibi yöntemler kullanılabilir.

Günümüzde işletmelerin çalışanlarının eğitim ve gelişimlerine gereken önemi giderek daha fazla verdikleri görülmektedir. Buna bağlı olarak eğitim seminerleri konusunda büyüyen bir talep oluşmakta, eğitim yöntemleri çeşitlenmekte, eğitimlerin kalitesi artmaktadır.  

Ekim 2015

5 Eylül 2016 Pazartesi

ETKİN ZAMAN YÖNETİMİ İÇİN PLANLAMANIN ÖNEMİ



Zaman yönetimi eğitimlerine, genellikle aynı soru ile başlanır: Kaçınızın yapacaklarınızın tamamı için yeterli zamanı var? Çoğunlukla, kimse el kaldırmaz. Genellikle yeterince zamanımız yoktur ve işlerimizi yetiştiremeyiz. Bunun anlamı, her güne yapacaklarımızın tamamını bitiremeyeceğimizi düşünerek başladığımızdır. Aslında, hepimizin sahip olduğu zaman aynıdır. Ancak bu, pek azımız için yeterlidir.


Oysa zaman demokratiktir. Zaman hepimizin sahip olduğu ve tamamıyla eşit olarak sahip olduğu en değerli varlıktır. Trilyoner olan da, ekmek parasını zor çıkaran da, bir gün içinde 24, haftada 168, yılda 8.760 saate sahiptir. Zamanı satın veya ödünç alamazsınız, başkalarından isteyemezsiniz. Zamanın yerine hiçbir şey konulamadığı gibi, bir kez israf edildi mi yeniden kazanılamaz.


Zamanımızı nasıl harcayacağımız ise stratejik bir karardır. Etkin olabilmesi için etkin bir biçimde kullanılması gerekir. Başa dönecek olursak, tüm işlerimizi tamamlamak için gerçekten yeterli zamanımız yok mu? Burada sorun gerçekten zamanın yetmemesi mi?

Kişisel zaman yönetiminin olmadığı hallerde işleri yetiştirmek için son dakika koşturmaları, aynı saate konulan çifte randevular, üretkenlikten uzak geçirilen günler ve aniden patlak veren krizler sıkça görülür. Böyle bir ortamda da stres ve performans düşüklüğü kaçınılmazdır. Aslında sorun hedeflerimizin belirsiz olması, önceliklerimizin iyi sıralanamamasından başka bir şey değildir. 

Zira planlayabileceğimiz şey zaman değil sadece ve sadece kendimizizdir.

Zamanı yönetmek için;

1.Adım: Hedefleri belirleyip, önceliklendirin.

Edinebileceğimiz en önemli zaman yönetimi becerilerinden biri öncelikleri bilmek ve bunları sıralayabilmektir. Olayın özünde basit bir bakış açısı değişikliği yatar: İş yapıyor olma üzerine değil, sonuç üzerine yoğunlaşmak.


2.Adım: Bir plan hazırlayın.

İşinize başlamadan önce, boş bir kağıt parçası alın ve gününüzü başarılı kılacak neler yapacağınıza karar verin ve onları yazın. Daha sonra önceliklendirmenize uygun olarak takviminize yerleştirin.

Zamanımızı para gibi düşünüp bütçesini çıkarabiliriz. Herhangi bir konu üzerinde bir saat harcamayı planlayabiliriz. Ancak bu noktada para ile zaman arasında büyük fark vardır. Cüzdanınızdaki parayı harcarken içinden şu 5 lirayı mı çıkarayım yoksa bu 5 lirayı mı diye düşünmeyiz. Hepsi aynıdır. Fakat iki farklı saat hiçbir şekilde aynı değildir. Bazı işleri belli bir saatte yapmak mümkünken diğer saatlerde mümkün değildir. O yüzden, bir şey yapacaksanız, onu yapmayı seçtiğiniz zaman önemlidir. Bunu yapmak için en iyi zaman ne? diye sorup işleri ona göre planlamak gerekir. En zor ve en önemli işlerinizi günün başına yerleştirin ve önem derecesine göre sıralayın.

3.Adım: Gözden Geçirin ve Yeniden Odaklanın

Gün içinde her saatte 1 dakikanızı yeniden odaklanmaya ayırın. O bir dakika içinde kendi kendinize son saatinizin etkin olup olmadığını ve gelecek saatinizi nasıl geçireceğinizi sorun. Gününüzü saat saat bu şekilde yönetin, saatlerin sizi yönetmesine izin vermeyin.

Gün sonunda gününüzü gözden geçirin. Neler yaptınız? Nelere odaklandınız? Hangi noktalarda zorlandınız? Yarınınızı daha üretken ve verimli kılacak neler öğrendiniz? Ve günün sonunda en yüksek önceliğiniz nedir?

4.Adım: Zaman Tuzaklarınızı Bulun ve Yok Edin.

Zaman kaybettiren işlerin, diğer bir ifadeyle zaman tuzaklarının belirlenmesi etkin zaman yönetimi açısından büyük önem taşımaktadır. Belli başlı zaman tuzakları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Plansızlık: Yeterince zamanınız olmadığı ya da özgürlüğünüzün kısıtlanacağı düşüncesiyle bu çok önemli faaliyeti ihmal etmeyin. Önce işi analiz edip nasıl yapılacağını tasarlayarak, uygulamaya alın.

Basit hatalar: Bir işi doğru dürüst yapmaya vakit bulamazsanız, tekrar tekrar yapmaya vakit bulursunuz. Üstlendiğiniz işi bir kerede, gerektiği gibi yapmaya dikkat edin.

Ertelemek: İsteyerek veya farkında olmadan bazı işleri tamamlamanın sürekli ertelenmesi. Öncelikli bir işi, daha az önceliği olan bir diğeri ile değiştirmeyin.

Gruplandırmama: Bir işten diğerine geçerken harcanan zaman kayıplarını gözden kaçırmayın. Benzer işleri gruplandırarak bir arada yapmaya çalışın.

Yetki Vermemek: Yetki devri ile yöneticilerin belirli işleri başkalarına vererek önemli işlere daha fazla ve kaliteli zaman ayırmaları mümkün olabilmektedir. Yetki devri daha çabuk harekete geçme, hızlı ve daha iyi kararların alınmasını sağlar.

Hayır Diyememek: Etkin zaman yönetimi konusunda en etkili yöntemlerden birisi gerektiğinde ‘hayır’ diyebilmektir. İşe yaramayan görüşmelere ‘hayır’ diyemeyen ve başkalarının ricalarıyla kendi işlerinin dışındaki işleri yapanlar, kendi işlerini yapmak için yeterli zamanı bulamayacaklardır. 

Dağınıklık/Düzensizlik: Karışıklık ve düzensizlik bireyin iş üzerindeki kontrolünü kaybetmesine, verimliliğinin azalmasına, dikkatinin dağılmasına, yorgunluğa, strese ve dolayısıyla zaman kaybına neden olmaktadır.

Telefon/e-posta: Telefon ve e-postalar doğru kullanıldığında zaman tasarrufu için önemli bir araç olmakla birlikte bazılarımız için başta gelen zaman kaybıdır. Telefonda konuşurken sözü fazla uzatmadan sadede gelmeye ve lafı toparlamaya çalışın.

Takım Çalışması/İletişim Eksikliği: Çalışanlar arasında işbirliğinin zayıflığı, çeşitli gruplaşmalar ve çatışmaların varlığı ve işte yoğunlaşmayı sağlayamamaları, geç karar alınması ya da kararsızlık, etkin bir iletişim sisteminin oluşturulamaması da zaman tuzaklarından biridir.

İletişim ve talimat yetersizliği yanında geribildirim olmaması: Yapılan işin etkisini görmek anlamında kullanılan geribildirimin olmaması birçok işi gereksiz yere tekrarlamamıza yol açar. Örneğin, asansörde gideceğiniz katın düğmesine basınca ışık yanıyorsa, bir daha o düğmeye basma gereği duymazsınız. Oysa bu ışık tertibatının olmadığı asansörlerde insanların aynı düğmeye acaba algılamadı mı diye defalarca bastıkları tespit edilmiştir. Bu günlük hayatta da böyledir. Yapılacak işe ait talimatların anlaşılıp anlaşılmadığına ya da tamamlanıp tamamlanmadığına yönelik basit geribildirimler önemlidir.


Zamanınızı yönetmek için zamanınız yoksa kendinize sorun: Neden yok? Unutmayın, gittiğimiz yön, gidiş hızımızdan daha önemlidir. Sabah evden çıktığımızda farkında olsak da olmasak da nereye gideceğimizle ilgili bir hedefimiz vardır ve bu hedef doğrultusunda hareket ederiz. Bu nedenle; üşenmeyin, ertelemeyin, vazgeçmeyin!


29 Haziran 2016 Çarşamba

Zamanın Durduğu Yer: SAFRANBOLU



 İmren Lokum Konak
Kaymakamlar Konağı 
Bakırcılar Çarşısı 



Hıdırlık Tepesinden Panoramik Safranbolu













Yörük Köyü



 
İncesu Kanyonu











23 Haziran 2016 Perşembe

TAM ZAMANINDA!


Üretim sistemleri son dönemlerde önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Bu değişikliğin başlangıcı tartışmasız olarak Toyota'nın 1960'larda kendi içinde başlattığı ve geliştirdiği Tam Zamanında Üretim Sistemi idi. Bu anlayış ile gelişen çekme mantığının faydaları, stoksuz üretim ile oluşan müşteriye kulak verme ihtiyacı, verimlilik artışı ve dolayısıyla mali kazanç bu sistemin daha da geliştirilmesini sağladı.

Tam zamanında üretim, üretim için gerekli malzemelerin, gerekli miktarda, zamanında temin edilmesi ve tam ihtiyaç duyulduğu zamanda, kalitede, miktarda üretilmesi ve müşteriye teslim edilmesidir. Tam zamanında üretimin temel taşları; yalın üretim, sıfır stok, sıfır hata ve yalın yönetim anlayışının benimsenmesidir.

Yönetimin yalın olması, "gerçekten gereksinme olmayan her şeyden kurtulmak" anlamındadır. Bunlar, üretimle ilgili gereksiz işlemler olabileceği gibi, organizasyon modelinde gerçekten ihtiyaç duyulmayan verimsiz görevlerden ve bunların maliyetinden de kurtulmaktır. İşletmelerin daha az sürede, daha az enerjiyle, daha verimli bir insan gücü ile üretim yapmalarını sağlamaktır. Bu şekilde; gecikme, bürokrasi, israf ve iletişim hataları gibi sorunlar da ortadan kalkacaktır.

Bir üretim sisteminde biriktir-beklet anlayışı, stok dağları arasında atölyeden çok depoyu andıran bir fabrika düzeni, karmaşık bir ürün akışı, yüksek taşıma süreleri,  çok uzun sipariş teslimleri dolayısıyla yüksek maliyetler ve memnun olmayan müşteriler yaratır.

Bir üretim sisteminde 7 israf çeşidinden bahsedebiliriz:

  1. Katma değeri olmayan faaliyetler
  2. Gereksiz ya da uygun olmayan çalışma süreçleri
  3. Gereksiz hareketler
  4. Beklemeler
  5. Hatalı ürün/ fire
  6. Üretim fazlası
  7. Stok fazlası
İsrafın kaynaklarına ise şu örnekleri verebiliriz: Plansız yerleşim, uzun hazırlık süreleri, yetersiz prosesler, zayıf bakım, yetersiz çalışma metotları, eğitim eksikliği, motivasyon eksikliği, yöneticilerin ilgisizliği, etkisiz üretim planlama ve uygulama, tedarikçiye duyulan güvensizlik…

Yalın düşünce, israfa karşı alınmış önlemler bütününü içerir. İsraf, hiçbir değer yaratmadan kaynakları tüketen faaliyetlerdir. Yalın düşünce, israfa yol açan yanlış uygulamaları, işlem ve işlevleri ortadan kaldırmak ve bunlara karşı önlemler almak üzere ortaya atılan bir düşünce biçimidir.

7 İsrafa Karşı 6 Sıfır

1- Sıfır stok (sıfır ürün fazlası)
2- Sıfır hata 
3- Sıfır çelişki
4-Üretimde sıfır ölü zaman
5-Müşteri için sıfır bekleme süresi
6-Sıfır Kağıt (sıfır bürokrasi ve sıfır gereksiz iletişim)

Teslimat sürelerinin sürekli kısaldığı, maliyetlerin azaldığı, müşteri odaklı üretimin yapıldığı bir rekabet ortamında verimlilik ve etkinlik işletmelerin varlığını sürdürmelerinin en temel şartı olmuştur. Maliyetleri azaltmak, kaliteyi geliştirmek, müşteri memnuniyetini artırmak, stokları azaltmak ve esnekliği arttırmak tam zamanında üretim yönetim sisteminin temel amacı ve yaklaşım biçimidir.

Tam zamanında üretim yaklaşımının hakim olduğu işletmelerde her birim tek bir merkez gibi yönetildiğinden, çalışanların tek düşüncesi ve amacı en etkin, en verimli/optimum şekilde çalışmak ve şirket hedeflerine ulaşılmasını sağlamak olur. Bu yaklaşımın yayılımının fazlalılığı, işletme içindeki işbirliğinin ve takım ruhunun gelişmesine fırsat sağlayacaktır.

Sürekli iyileştirmelerin temelinde; gerçekleştirilen sürekli, küçük iyileştirmeler vardır ve iyileştirme olanaklarının araştırılması herkesin, özellikle de o işi yapanların görevidir.


Sistem düşüncesi olmadan vizyon gelecek üzerine sevimli resimler çizmekle kalır. Gerçek sistem düşüncesinin özü, bir zihniyet değişikliğinde yatmaktadır. Kendimizi organizasyondan ayrı olarak görmekten organizasyon ile bağlantılı olarak görmeye, problemlerimizi dışarıdan bir başkasının veya başka bir şeyin yol açtığı problemler olarak görmekten kendi eylemlerimizin yaşadığımız problemleri nasıl yarattığını görmeye yönelen bir zihniyet değişikliğine geçeriz. Ancak bu değişiklikle insanlar kendi gerçeklerini nasıl yaratacaklarını keşfedeceklerdir, nasıl değiştirebileceklerini de… Unutulmamalıdır ki, hiçbir operasyon, küçük bir iyileştirme yapılamayacak kadar mükemmel değildir!