Öne Çıkan Yayın

Eğer...

Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybet...

30 Ağustos 2013 Cuma

TKY YAKLAŞIMI İLE İSRAFI ÖNLEME

Toplam Kalite Yönetimi bir işletmede verimliliği maksimum düzeye çıkarmak, sıfır hataya yaklaşmak ve müşteri tatmini sağlamak için benimsenen ve şirket içi tam katılımı amaçlayan bir yönetim anlayışıdır. Toplam Kalite anlayışının en temel özelliği bizim kültürümüzde asırlardır zaten mevcut olan insana bakış açısıdır: İnsan, insan ve insan...

Toplam Kalite değişim demektir. Bu nedenle; Toplam Kalite Yönetimini uygulayabilmek için insanları bu işin gerekliliğine inandıracak ekiplere ihtiyaç vardır. İşletmede misyonları insanları etkilemek olan, kültürel ve etik temaları arkasına alarak onları "Toplam Kalite Ruhu"na kanalize eden, tam katılım ve ekip çalışmasını bütün çalışanların temel anlayışı haline getiren ekiplere...

İşletmelerde çalışanlar ortak hedeflere ulaşmak için bireysel yetenek ve becerileri açısından uyumlu bir şekilde bir araya getirilmelidir. Ekip çalışması ve bütünleşik yaklaşım, ancak bireysel, bölümsel ve kurumsal hedeflerin uyumu ile mümkün olabilir. Örneğin; bir futbol sahasında her futbolcunun faaliyet alanı kesin bir biçimde sınırlandırılarak ayrılmış olsa ve başka hiç bir şey ile ilgilenmemeleri sağlansa futbolcuların oyunun bütününe olan ilgileri büyük ölçüde azalacak, futbolcuların bir araya gelmeleriyle oluşturdukları takım oyunu kaybedecektir.

TKY felsefesine göre hiçbir şey mükemmel değildir, her şeyi daha ileriye götürmek mümkündür. Bu anlayış her şeyi daha ileriye götürecek bir taraf aranmasını gerektirir. Bu nedenle, kuruluş performansını ve değişimini gözden geçirmek ve değerlendirmek için şirket içinde sürekli bir öz değerlendirme sistemi kurulmalıdır. Bu da iki önemli ilkeyi gerekli kılar:

·      Sorunları gizlemek yerine ortaya çıkarmak
·      İsrafı azaltmak

Sorunların üzerine gitmek: Sorunların gizlenmesi yerine ortaya çıkartılması TKY-Sürekli İyileştirme anlayışında ön koşuldur. Ortaya çıkan her sorun, iyileştirme için bir fırsattır. Sorun çözme aşamasında, farklı uzmanlık alanlarından oluşturulan ekipler görevlendirilir. Sorunlara kısa sürede çözüm bulmaktan çok, sorunu kökünden halledecek çözümü bulmak tercih edilir. Amaç; geçici önlemlerle bugünü kurtarmak değil, kalıcı çözümlerle yarını kurtarmaktır. Aksi halde, sorun kısa bir süre sonra tekrar kendini gösterecektir.

İsrafı azaltmak: İsraf çok geniş kapsamlı bir kavramdır. İsraf kapsamına bir işi yaparken gereksiz yere kullanılan herhangi bir kaynak (makine, malzeme, insan gücü, enerji vb.)girer.  Tıpkı tavşan ile kaplumbağa hikâyesi gibi. Hikâyedeki tavşan büyük bir hızla koşmakta ve bu hız kendisini yorduğu için sık sık durup soluklanmakta ve koşarken kazandığı vakti kaybetmektedir. Hikâyedeki kaplumbağa ise gereken hızda koşmaktadır. Böyle olunca da tavşan gibi enerji ve vakit kaybetmemiş olacaktır. Yani yüksek hız her zaman iyi değildir, iyi olan gereken hıza ulaşmak ve o hızda kalabilmeyi bilmektir.

Üretimde israftan söz edilecek olursa; talep yokken üretilen ve stokta biriken ürünler, yeniden işlenmeyi gerektiren hatalı ürünler, gerekli olmayan süreç aşamaları, önceki aşamalarda zamanında tamamlanamayan işlemler nedeniyle boş bekleyen çalışanlar ve müşterinin beklentilerini karşılamayan ürün ve hizmetler israfa örnek olarak gösterilebilir. Bunlar, hiçbir değer yaratmadan kaynakları tüketen faaliyetlerdir.



TKY düşüncesi, israfa yol açan yanlış uygulamaları, işlemleri ortadan kaldırmak ve bunlara karşı önlemler almak üzere ortaya atılan bir düşünce biçimidir. İsraftan kurtulmak "gerçekten gerekli olmayan her şeyden kurtulmak" anlamındadır. Bunlar, üretimle ilgili gereksiz işlemler olabileceği gibi, organizasyonda gerçekten ihtiyaç duyulmayan görevlerden ve maliyetten de kurtulmaktır. İşletmelerin daha az sürede, daha az enerjiyle, daha az bir alanda, daha az bir insan gücü ile üretim yapmalarını sağlamaktır.

Organizasyon içindeki tüm sistemler bu amaca yönelik olarak kurulmalı ve çalıştırılmalıdır. İşletme içinde bir güven ve işbirliği ortamı oluşturulmalıdır. Yeniliklere açık olunmalı, çalışanların getirdiği yaratıcı fikirlere değer verip uygulamaya konulmalıdır. Bir çalışanın ve özellikle liderlerin yönetim sorumluluğu bilinci ile hareket edip etmediğinin çok basit bir kriteri vardır. Bu da, emeğinin ve vaktinin ne kadarını sistem geliştirmeye, ne kadarını ise mevcut sistem içerisinde çalışmaya harcadığıdır. Ancak bu iki bileşenin oranları dengede olduğu ölçüde gecikme, bürokrasi, israf ve iletişim hataları gibi sorunlar ortadan kalkacaktır. 

Serap TURAN
Temmuz 2008