Toplam Kalite Yönetimi bir
işletmede verimliliği maksimum düzeye çıkarmak, sıfır hataya yaklaşmak ve
müşteri tatmini sağlamak için benimsenen ve şirket içi tam katılımı amaçlayan
bir yönetim anlayışıdır. Toplam Kalite anlayışının en temel özelliği bizim
kültürümüzde asırlardır zaten mevcut olan insana bakış açısıdır: İnsan, insan
ve insan...
Toplam Kalite değişim demektir.
Bu nedenle; Toplam Kalite Yönetimini uygulayabilmek için insanları bu işin
gerekliliğine inandıracak ekiplere ihtiyaç vardır. İşletmede misyonları
insanları etkilemek olan, kültürel ve etik temaları arkasına alarak onları
"Toplam Kalite Ruhu"na kanalize eden, tam katılım ve ekip çalışmasını
bütün çalışanların temel anlayışı haline getiren ekiplere...
İşletmelerde çalışanlar ortak
hedeflere ulaşmak için bireysel yetenek ve becerileri açısından uyumlu bir
şekilde bir araya getirilmelidir. Ekip çalışması ve bütünleşik yaklaşım, ancak
bireysel, bölümsel ve kurumsal hedeflerin uyumu ile mümkün olabilir. Örneğin;
bir futbol sahasında her futbolcunun faaliyet alanı kesin bir biçimde
sınırlandırılarak ayrılmış olsa ve başka hiç bir şey ile ilgilenmemeleri
sağlansa futbolcuların oyunun bütününe olan ilgileri büyük ölçüde azalacak,
futbolcuların bir araya gelmeleriyle oluşturdukları takım oyunu kaybedecektir.
TKY felsefesine göre hiçbir şey
mükemmel değildir, her şeyi daha ileriye götürmek mümkündür. Bu anlayış her
şeyi daha ileriye götürecek bir taraf aranmasını gerektirir. Bu nedenle,
kuruluş performansını ve değişimini gözden geçirmek ve değerlendirmek için
şirket içinde sürekli bir öz değerlendirme sistemi kurulmalıdır. Bu da iki
önemli ilkeyi gerekli kılar:
·
Sorunları gizlemek yerine ortaya çıkarmak
·
İsrafı azaltmak
Sorunların üzerine gitmek: Sorunların gizlenmesi yerine ortaya
çıkartılması TKY-Sürekli İyileştirme anlayışında ön koşuldur. Ortaya çıkan her
sorun, iyileştirme için bir fırsattır. Sorun çözme aşamasında, farklı uzmanlık
alanlarından oluşturulan ekipler görevlendirilir. Sorunlara kısa sürede çözüm
bulmaktan çok, sorunu kökünden halledecek çözümü bulmak tercih edilir. Amaç;
geçici önlemlerle bugünü kurtarmak değil, kalıcı çözümlerle yarını
kurtarmaktır. Aksi halde, sorun kısa bir süre sonra tekrar kendini
gösterecektir.
İsrafı azaltmak: İsraf çok geniş kapsamlı bir kavramdır. İsraf
kapsamına bir işi yaparken gereksiz yere kullanılan herhangi bir kaynak
(makine, malzeme, insan gücü, enerji vb.)girer.
Tıpkı tavşan ile kaplumbağa hikâyesi gibi. Hikâyedeki tavşan büyük bir
hızla koşmakta ve bu hız kendisini yorduğu için sık sık durup soluklanmakta ve
koşarken kazandığı vakti kaybetmektedir. Hikâyedeki kaplumbağa ise gereken
hızda koşmaktadır. Böyle olunca da tavşan gibi enerji ve vakit kaybetmemiş
olacaktır. Yani yüksek hız her zaman iyi değildir, iyi olan gereken hıza
ulaşmak ve o hızda kalabilmeyi bilmektir.
Üretimde
israftan söz edilecek olursa; talep yokken üretilen ve stokta biriken ürünler,
yeniden işlenmeyi gerektiren hatalı ürünler, gerekli olmayan süreç aşamaları,
önceki aşamalarda zamanında tamamlanamayan işlemler nedeniyle boş bekleyen
çalışanlar ve müşterinin beklentilerini karşılamayan ürün ve hizmetler israfa
örnek olarak gösterilebilir. Bunlar, hiçbir değer yaratmadan kaynakları tüketen
faaliyetlerdir.
TKY düşüncesi, israfa yol açan yanlış uygulamaları, işlemleri
ortadan kaldırmak ve bunlara karşı önlemler almak üzere ortaya atılan bir
düşünce biçimidir. İsraftan kurtulmak "gerçekten gerekli olmayan her
şeyden kurtulmak" anlamındadır. Bunlar, üretimle ilgili gereksiz işlemler
olabileceği gibi, organizasyonda gerçekten ihtiyaç duyulmayan görevlerden ve
maliyetten de kurtulmaktır. İşletmelerin daha az sürede, daha az enerjiyle,
daha az bir alanda, daha az bir insan gücü ile üretim yapmalarını sağlamaktır.
Organizasyon içindeki tüm sistemler bu amaca yönelik olarak
kurulmalı ve çalıştırılmalıdır. İşletme içinde bir güven ve işbirliği ortamı
oluşturulmalıdır. Yeniliklere açık olunmalı, çalışanların getirdiği yaratıcı
fikirlere değer verip uygulamaya konulmalıdır. Bir çalışanın ve
özellikle liderlerin yönetim sorumluluğu bilinci ile hareket edip etmediğinin
çok basit bir kriteri vardır. Bu da, emeğinin ve vaktinin ne kadarını sistem
geliştirmeye, ne kadarını ise mevcut sistem içerisinde çalışmaya harcadığıdır. Ancak bu iki bileşenin oranları dengede olduğu
ölçüde gecikme, bürokrasi, israf ve iletişim hataları
gibi sorunlar ortadan kalkacaktır.
Serap TURAN
Temmuz 2008