Öne Çıkan Yayın

Eğer...

Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybet...

22 Mayıs 2010 Cumartesi

MEVLANANIN PERSPEKTİFİYLE SİSTEM DÜŞÜNCESİ

27/11/06
"Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünür gülistan olursun. Diken düşünür dikenlik olursun." (Mevlana Rumi)
Hz. Mevlana her şeyden önce olgun, alim ve veli bir şahsiyettir. Irk, din ve mezhep farkı gözetmeyen merhameti, insan sevgisi, tevazuu ile sadece İslam alemini değil tüm insanlığı kendisine hayran bırakmıştır. Mevlana insanı mukaddes bir varlık derecesine yükselterek şahıs ve fikir hürriyetine fevkalade önem vermiştir. O hiç bir doğuş farkı, sonradan edinilmiş haslet farkı tanımadan bütün insanlığa değer verir. En kötü insanı bile bağışlanmaya ve sevgiye layık görür. Mevlana insanlık, sevgi, barış ve evrensel görüşüyle insanlığa ve dünyaya adanmış bir hayattır! Yedi asır önce Anadolu'da yaktığı ateş, hâlâ ruhlara ışık saçıyor, gönülleri aydınlatıyor…
Hz. Mevlana’nın her sözünde düşündüren, ibret veren, hayata yön veren, yol gösteren, ufuklar açan, insan olmanın bilincine vardıran, erdemleştiren derin bir mana vardır. Mesnevi başta olmak üzere bütün eserleri zengin bir hazine, mana ve sır deryasıdır. Ondördüncü yüzyılda yaşayan, yüzyıllardır kişiliği, eserleri, şiirleri ve düşünceleriyle insanlığa sevgiyi öğreten “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” diyen, “Ne olursan ol, yine gel” diyerek hoşgörünün sembolü olan Mevlana’nın düşüncelerini, sevgi ve geniş hoşgörüsünü bir parça yaşayabilirsek ne mutlu bize.
Mevlana’ nın evrensel düşüncesinde insan olarak öğreneceklerimiz olduğu gibi, organizasyonların da öğrenecekleri vardır. Mevlana’ nın “bir mum diğer mumu yakmakla ışığından bir şey kaybetmez” düsturuyla “yüksek bir kalite tutkusu” na ulaşmayı hedefleyen organizasyonlar işletme içinde ve dışında işbirliklerini etkinleştirir. Organizasyonlar bu düzeyde bir kaliteye ancak “ grup çalışması” ile ulaşılabileceklerinin farkına varmaya başlamışlardır.
Günümüzde toplam kalite kavramı yalnızca organizasyonların kullandıkları bir kavram olmaktan çıkmış, yaşantımızın her anına etki eder hale gelmiştir. Kalite önce insanın ruhunda, niyetinde ve düşüncesinde başlar. Kaliteli düşünen, kaliteli yaşam tarzını benimser. TKY içerdiği temel kavramlar olan “ toplam” “kalite” ve “yönetim” unsurlarına dayanılarak tanımlanmaktadır. Toplam Kalite Yönetimi’nin T’si, yani toplamı; tüm çalışanların katılımını, yapılan işlerin tüm yönlerini, müşterilerin ve üretilen ürün ile hizmetlerin tümünü kapsıyor. K’sı, yani kalitesi; müşterinin bugünkü beklenti ve ihtiyaçlarını tam ve zamanında karşılayıp onlara gelecekteki beklentilerini aşan ürün ve hizmetler sunmayı ifade ediyor. Y’si, yani yönetimi ise; yönetimin her konuda çalışanlara liderlik yapması, çalışanlara örnek model oluşturması ve işletme çapında katılımcı yönetimin sağlanması anlamına geliyor. Toplam Kalite Yönetimi’nin kökleri; insanların, kuruluşların ve yönetimin ortak, birleştirici bir hedefi olduğu varsayımında yatmaktadır.
TKY felsefesi ve sistem düşüncesinin gelişmesinde birinci derecede rol oynayan ilke “ çatışmaya dayalı yönetim” yerine “ işbirliğine dayalı yönetim” olmuştur. Sistem denildiği zaman belirli parçalardan oluşan bir bütün anlaşılmaktadır. Sistemde önemli olan bütünü meydana getiren parçaların kendilerine özgü işleyişlerinin bulunması, fakat her birinin etkinliğinin bir diğerine bağlı olmasıdır. İşte sistem yaklaşımı bütünü oluşturan parçaları ve bunların birbirleri ile olan ilişkilerini bir arada incelemektedir.
Sistem yaklaşımının işletme yönetimi yaklaşımına kazandırdıkları arasında organizasyonel yapıdaki önemli parçaların ve bu parçaların birbirleriyle etkileşimlerinin amaçların başarılması doğrultusunda incelenmesi ayrı bir yer tutmaktadır. Organizasyonu oluşturan bütün parçalar ortak bir amaç etrafında toplanmalı, değişim ve gelişim için çalışmalı, dünün yanlışlarını tekrarlamamaya gayret etmelidir. Mevlana’nın ifadesiyle;
"Her gün bir yerlerden göçmek ne iyi.
Her gün bir yerlere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti cancağızım.
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. "
diyerek yeni şeyler söylemeli ve yaşamalıyız.
Bu anlamda büyük resmi görme disiplini olan sistem düşüncesi işletme için yadsınamaz bir önem taşır. Sistem yaklaşımı, parçaları görmekten bütünü görmeye, insanları yalnızca tepkiciler olarak görmekten kendi gerçeklerine şekil veren aktif katılımcılar olarak görmeye, bugüne tepki göstermekten yarını yaratmaya doğru bir zihniyet değişmesi ile ilgilidir. Sistem düşüncesi tüm organizasyonel olayları daha açık görmemize olanak veren ve bunları en etkili şekilde nasıl değiştirebileceğimizi anlamaya yardımcı olan disiplindir.
Sistem düşüncesi olmadan vizyon gelecek üzerine sevimli resimler çizmekle kalır, ama buradan oraya gidebilmek için hakim olunması gereken güçleri anlamamıza yardım etmez. Gerçekten sistem düşüncesinin özü, bir zihniyet değişikliğinde yatmaktadır. Kendimizi organizasyondan ayrı olarak görmekten organizasyon ile bağlantılı olarak görmeye, problemlerimizi dışarıdan bir başkasının veya başka bir şeyin yol açtığı problemler olarak görmekten kendi eylemlerimizin yaşadığımız problemleri nasıl yarattığını görmeye yönelen bir zihniyet değişikliğine geçeriz. Ancak bu değişiklikle insanlar kendi gerçeklerini nasıl yaratacaklarını keşfedeceklerdir, nasıl değiştirebileceklerini de…
“BİLGİ PEK YÜCEDİR, PEK BÜYÜKTÜR. BAZEN AĞAÇ DERLER ONA, BAZEN GÜNEŞ, KİMİ DENİZ DER ONA, KİMİ BULUT, İSİMDEN GEÇ SIFATA BAK. GÖRÜNÜŞTEN SIYRIL ÖZE BAK…”