Öne Çıkan Yayın

Eğer...

Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybet...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

KÜRESEL ISINMA VE DÜNYA VATANDAŞLIĞI Ağustos 2007

Her gün gazetelerde okuyoruz; buzullar eriyor, yağışlar azalıyor, okyanuslar ısınıyor, atmosferde karbondioksit oranı artıyor, deniz seviyesi yükseliyor, orman yangınları artış gösteriyor, ırmaklar kuruyor, göller küçülüyor.

Mevsim normalleri dışındaki hava olayları karşısında uzmanlar bile şaşırmış durumda. Bahar erken geliyor, çiçekler vaktinden önce açıyor, pek çok bölge kuraklık yaşıyor, mercanlardaki hayat tükeniyor, hayvanların göç dönemleri değişiyor, salgın hastalıklar yayılıyor…

Yaşanan tüm bu değişiklikler, daha doğrusu tüm bu bozulmalar, adını sıkça duymaya başladığımız "küresel ısınma" ile yakından alakalı. "Dünya atmosferi ve okyanusların ortalama sıcaklıklarındaki artış" anlamına gelen küresel ısınma, son yıllarda rahatlıkla saptanabilir, hatta günlük hayatta hissedilebilir bir düzeye ulaştı. NASA bilim adamları son 30 yılda yerküre sıcaklığının her 10 yılda 0,2 derece artarak çok hızlı bir yükseliş gösterdiğine dikkat çekiyorlar.

Hepimiz hatırlarız birçok çevre sorunundan, kirlenme, susuzluk, türlerin yok olması gibi sorunlardan söz edilirdi. O zamanın varsayımları bugünün gerçekleri olarak karşımıza çıkıyor. Araştırmacılara göre atmosferdeki karbondioksit oranı yüzbinlerce yıldır ilk defa bu kadar yoğunlaşmış durumda. Aşırı karbondioksit ve metan yerküreyi kuşatıp ısıtıyor ve böylece iklimler alt üst oluyor. Karbondioksit gazlarının yoğunluğu karşısında atmosferin koruyucu tabakası ozon deliniyor, kutuplardaki buzullar eriyor. Havaya saldığımız gazların yok olup gideceğini düşünürken, bu son yaşanan gelişmeler dünyamızın gerçekten de içinde yaşadığımız ‘evimiz’ olduğunu ve ona çok iyi bakmamız gerektiğini inkâr edilemez biçimde ortaya koydu.

Elbette tüm bu olaylar, dünyanın yaşam için olağanüstü hassas bir şekilde ayarlanmış dengesini akla getiriyor. Dünya hiç de ilk anda akla geldiği gibi, yıkılmaz bir duvar misali kaba bir sağlamlığa sahip değil. O sağlamlığı çağrıştıran büyük ölçekli küresel yapıların hem kendi içinde hem de birbirleri arasında sanıldığından çok daha ince ve hassas dengeler söz konusu. Havadaki karbondioksit oranı ile kürenin ısısı arasında, kürenin ısısı ile kıtaların kapladığı yüzey arasında, kutuptaki buzulların erimesi ile okyanuslardaki deniz suyunun yükselmesi arasında, iklim değişiklikleri ile çölleşme arasında, çölleşme ile hayvan türleri arasında böylesine hassas bir denge var.

Bu dengenin bozulmasının nedeni olan küresel ısınmanın sebebi ne? Dünyanın doğal gidişatı mı, yoksa insan eliyle gerçekleştiği söylenebilir mi?

Çeşitli ülkelerden yaklaşık 500 bilim adamının bir araya gelerek oluşturduğu Hükümetler Arası İklim Değişimi Uzmanlar Grubu son 50 yılda giderek artan küresel ısınmanın %90 oranında ‘insan eliyle’ meydana geldiğini ve yüzyıllarca devam edeceğini ifade ediyorlar.

Teknoloji gelişip, dünya küçüldükçe ve dünya nüfusu arttıkça belki hiçbir zaman göremeyeceğimiz insanlarla karşılıklı bağımlılığımız artıyor ve bu durum her birimize birer dünya vatandaşı olarak kişisel ve toplumsal sorumluluklar yüklüyor.

Dünya vatandaşlığı, en genel tanımıyla gezegende yaşayan her bir insanın dünya üzerinde meydana gelen ve tüm insanlığı ilgilendiren olaylara karşı duyarlı olması, dünya'nın durumu konusunda bir sorumluluk taşıdığını düşünmesidir. Çevremizdekilerin sorunlarının bizim de sorunlarımız olacağı bilinci maalesef yeterince oluşmadı. Bugün önlem alamazsak, şimdiki varsayımlar, yarın karşımıza birer felaket olarak gerçekleşecek.

Tüm dünyada bu gerçeklere dikkat çekmek amacıyla, çeşitli organizasyonlar düzenleniyor, çeşitli kampanyalar yürütülüyor. Bu organizasyonlardan en geniş katılımlı olanı ve en fazla yankı uyandıranı ise “Live Earth” oldu. Live Earth geçtiğimiz günlerde, tüm dünyada Londra, New York, Tokyo, Sidney gibi metropollerde 24 saat içinde 150 müzik sanatçısını ve 2 milyar insanı, iklim krizini çözmek için bir araya getirdi. Live Earth bu izleyici grubuna, TV, radyo, internet gibi tüm medya araçlarını kullanan bir küresel anlayışla ulaştı ve bireysel olarak neler yapılabileceğine ilişkin aşağıda birkaç örneğini bulacağınız çözümler, uzun süreli bir davranış değişikliği sağlamak amacıyla tüm dünyayla paylaşıldı:

· Kullanmadığınız zamanlarda cihazlarınızı ve ışıkları kapatın.
· Ampulünüzü değiştirin: Standart ampulünüzü tasarruf ampulü ile değiştirin, yılda 75 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayın.
· Bir ağaç dikin ve ormanların korunması için başkalarıyla işbirliği yapın: Bir ağaç ömrü boyunca bir ton karbondioksit emer.
· Daha az sıcak su kullanın: Suyu ısıtmak için çok fazla enerji gerekmektedir. Daha az su tüketen bir duş başlığı ile 175 kg., giysilerinizi soğuk ya da ılık suda yıkayarak da 250 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
· Ambalajları fazla olan ürünlerden kaçının: Çöpünüzü yüzde 10 oranında azaltarak 600 kg. karbondioksit tasarrufu yapabilirsiniz.
· İklim krizinin çözülmesi ve 21. yüzyılda sürdürülebilir, adil ve refah düzeyi yüksek bir dünya için çaba harcayan ticari işletmelerden ve destekleyici öncü kuruluşlardan alışveriş yapın.
· Daha az araba kullanın: Her zamankinden daha sık yürüyün, bisiklet kullanın ve toplu taşıma araçlarından daha çok faydalanmaya özen gösterin. Araba kullanmadığınız her iki kilometre için 0.75 kg. karbondioksit tasarruf edeceksiniz.
· Geri dönüşüme katkıda bulunun: Evinizden çıkan çöplerin sadece yarısını geri dönüştürerek yılda bin 200 kg. karbondioksit tasarrufu sağlayabilirsiniz.
· Lastiklerinizi kontrol edin: Düzgün şişirilmiş lastiklerle litre başına aldığınız yol yüzde 3 oranında artacaktır. Her 4 litre benzin tasarrufu, 10 kilo karbondioksiti atmosferimizden uzak tutar.
· Herkese anlatın: Çözümün parçası olun. Küresel ısınmayla ilgili bildiklerinizi çevrenize anlatın.

Türkiye’de de küresel ısınma ve ortak bilinç yaratma çabaları çeşitli kuruluşlar tarafından yürütülen çalışmalarla destekleniyor. TEMA Vakfı, bireysel çabaların ne kadar büyük fark yaratacağına dikkat çekmek ve su kullanma bilinci oluşturmak amacıyla “Suyunu Boşa Harcama” kampanyası başlattı. Küresel ısınmanın en büyük etkilerinden biri de su kaynaklarının azalmaya başlaması oldu ve Türkiye, küresel ısınmanın etkilerini en şiddetli yaşayacak ülkeler arasında. İçinde bulunduğumuz dönemde ülkemizde yaşanan kuraklık, halkın bu konudaki duyarlılığını arttırdı. TEMA Vakfı, 4 kişilik bir ailenin, musluğun gereksiz yere akmasına izin vermeyerek, kısa duş alarak, bulaşıklarını makinede yıkayarak, gereksiz yere sifon kullanmayarak, güneş battıktan sonra bahçe sulayarak, bir yılda 140 ton su tasarrufu yapabileceğini açıkladı. Kampanyanın http://www.suyunubosaharcama.org/ internet sitesini ziyaret ederek bireysel olarak alınabilecek önlemleri öğrenebilir, kendi evinizdeki tasarruf miktarlarını da hesaplayabilirsiniz. Ülkemizde tüketilen suyun büyük bir kısmının evlerde kullanıldığını göz önünde bulundurursak, hepimizin bireysel olarak göstereceği çabalar suyumuzun korunması için çok büyük önem taşıyor.

Evde suyumuzu kurtarmanın 10 basit yolu

1. Musluğu Açık Bırakmayın
Her gün sebzelerimizi elde yıkamak yerine, su dolu bir kapta yıkarsanız, çok daha az su tüketirsiniz. 4 kişilik bir aile bu yöntemle yılda ortalama 18 ton su kurtarabilir.

2. Bulaşıklarınızı Elde Değil Makinede Yıkayın
4 kişilik bir ailenin günlük bulaşığını elde yıkarsanız, ortalama 84 - 126 litre su harcarsınız. Oysa bulaşık makinesi aynı bulaşığı sadece 12 litre su ile yıkar. Bu da bir yılda ortalama 26 - 40 ton suyu kurtarmanız demektir.

3. Diş Fırçalarken, Tıraş Olurken Suyu Kapatın
Diş fırçalarken ya da tıraş olurken, kullanmadığımız halde açık bıraktığımız su gideri, yılda kişi başı ortalama 12 tondur. 4 kişilik bir ailede bu rakam ortalama 48 tondur.

4. Daha Kısa Duş Alın
5 dakikalık bir duş sırasında ortalama 60 lt su harcarsınız. 4 kişilik bir ailenin her bir ferdi duş süresini 1 dakika azaltırsa yaklaşık 18 ton su kurtarırsınız.

5. Gereksiz Yere Sifon Çekmeyin
Tuvaleti çöp olarak kullanmayın. Dört kişilik bir ailenin her bir ferdi, günde bir kez sifonu amacı dışında çekerse yılda 16 ton su harcamış olur.

6. Çamaşır Makinesini Ekonomik Kullanın
Bir çamaşır makinesi tek bir çalıştırmada 176 litre su harcar. Makinenizi haftada bir kez bile az kursanız, yılda 9 ton suyu kurtarırsınız.

7. Duş Başlığınızı Değiştirin
Yeni çıkan, suyu daha iyi bir şekilde püskürten ekonomik duş başlıklarından alın. Böylece suyu daha az açarak daha tazyikli bir duş alabilirsiniz.

8.Muslukları Tamir Ettirin
Evdeki tüm muslukları su kaçırmadığından emin olun. Gerekirse tamir edin. Her saniye bir damla damlayan musluk yılda 1 ton su harcar.

9.Su Kaçaklarını Engelleyin
Evinizdeki ya da apartmanınızdaki su borularını yenileriyle değiştirin ya da tamir ettirin. Eski tip borular tonlarca su harcar.

Türkiye Kalite Derneği (Kalder) ise bu yıl 16.sı düzenlenen Kalite Kongresi’ni “Refah Ve Kalkınma İçin Şirketlerimizin Ve Yöneticilerimizin Dünya Vatandaşlığı” konulu tema ile gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü satranç şampiyonu Gary Kasparov’un kitabında vurguladığı gibi, küreselleşme ve bilgi çağı ile tüm anlayışlar değişiyor. Yeni anlayışları algılayan, uyum sağlayan hatta yaratan kişi ve kuruluşlar başarılı olurken, değişimi görmezden gelenler mutlaka zarar görecekler. 16. Kalite Kongresi bu bilinçle Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Çevresel/ Ekolojik sorunlarımız nelerdir? Ekonomik ve sosyal dengeyi nasıl sağlayacağız? Toplumları ileriye taşıyacak kural ve yaklaşımları nasıl geliştireceğiz? sorularını tartışmaya açacak.

Küresel dengenin sürdürülebilmesi için çevremizdekilerin sorunlarına ilgi duyma ve onlara yardım etme sorumluluğunun tüm insanlar tarafından benimsenmesi gerekli. Bu sorumluluğu yerine getirmezsek dünyanın geleceğini tehlikeye attığımızı iyi anlamalıyız. Dolayısıyla, dünya vatandaşı olmanın hak ve sorumluluğunu kavrayan insanların sayısını artırmadan, birçok küresel sorunla başa çıkabilmek de güçleşecek. Dünya vatandaşlığı bilinciyle her birimizin yeni sorumlulukları ve yaklaşımları olan yeni insanlara dönüşmemiz gerekiyor.